Langırt: Çocukluğumuzun 1 Liralık Hatırası ve 47 Yıllık Yasağın Hikayesi

6–8 dakika

Çocukluğumuzda 1 TL’yi en verimli kullanmanın yollarından biri langırt oyunuydu. Fırfır yap yapma tartışmaları devam ederken kimileri kaleciyi kontrol edemezdi, kimileri de savunma hattını. Ama çocukken nadir de olsa oynayabildiğimiz ve çok keyif aldığımız bu oyunun, 2016 yılına kadar aslında ülkemizde yasaklanmış olduğunu biliyor muydunuz?

Birçoğumuz gibi ben de dünyada Federasyonu bile olan bir oyunun Türkiye’de yasak olduğunu yeni öğrendim. Ama burası Türkiye—çok da şaşırmıyoruz sanırsam. Neyse, gelin biraz dünyadaki ve ülkemizdeki tarihçesine beraber bakalım.


Langırt Nedir?

Tarihçesini anlatmadan önce bilmeyenler için oyunun tanımını yapmak gerekirse: Langırt, dikdörtgen masa üzerindeki oyuncu maketlerini bir sopa vasıtasıyla yöneterek küçük topları belirli deliklere sokmak veya bu deliklere girmesini önlemek amacına dayanan bir oyundur. El becerisine dayanan bu oyun, en az iki kişi tarafından oynanır ve daha çok maharet gerektiren bir aktivitedir.


Tarihçesi

1880’li 90’lı yıllarda Fransa ve Almanya’da ortaya çıktığı düşünülen oyunun ilk resmi patentini 1921 yılında İngiliz mucit Harold Searles Thornton almış.

Thornton, futbolun artan popülaritesinden ilham alarak, özellikle kış aylarında dış mekan oyunlarının kısıtlı olduğu dönemlerde insanların evlerinde oynayabilecekleri bir oyun tasarlamıştır. İlk tasarımını kibrit kutusu kullanarak yapan Thornton, üzerinde oyuncu maketleri bulunan çubuklar sistemi geliştirdi.

Nerede, ne zaman, nasıl, kim tarafından icat edildiğine dair çeşitli spekülasyonlar var. Diğer önemli isim de İspanyol Alejandro Finisterre. Alejandro, İspanya İç Savaşı sırasında 1936’da yararlanarak Barcelona’daki Monserrat Hastanesine kaldırıldı.

Hastanede savaş nedeniyle sakat kalan çocukların futbol oynayamamasından etkilenerek, onların hastanede oynayabileceği bir masa futbolu oyunu geliştirdi ve 1937’de Barcelona’da “futbolín” adıyla patentini aldı.


Langırtın Yayılış Dönemi

Bir ürünün yayılmasına vesile olan toplumları düşününce aklımıza iki ülke geliyordur sanırsam: Birisi Çin diğeri de Amerika. Langırtın yayılışında da yine Amerika önemli bir role sahip.

İlk resmi patent sahibi Thornton’ın amcası Louis P. Thornton, oyunu 1927’de Amerika Birleşik Devletleri’ne götürüyor ve orada patentini almış. Ancak o dönemde futbol günümüzde olduğu gibi Amerika’da popüler olmadığı için oyun başlangıçta fazla ilgi görmemiş.

Ama 1950’li yıllarda Avrupa’da konuşlandırılan Amerikalı askerlerin oyunu keşfetmesiyle birlikte Amerika’da yeniden popülerlik kazanıyor. Ardından da 1970’lerde bar ve eğlence mekanlarında yaygınlaşarak büyük bir ilgi görüyor.


Langırt resmi bir oyun dalı mıdır?

Langırt bizim için 1 TL’yi değerlendirme oyunu olsa da Avrupalılar için çok daha fazlasını ifade ediyor. Nitekim, 2002 yılında Fransa’da Uluslararası Langırt Federasyonu (ITSF – International Table Soccer Federation) kuruluyor.

ITSF, uluslararası langırt müsabakalarını düzenlemek ve langırtın olimpik bir spor olarak tanınması için çalışmalar yürütmekte.

Günümüzde ITSF, dünya çapında birçok ülkenin üye olduğu ve düzenli turnuvalar düzenlenen bir organizasyon. Türkiye de 2015 yılında ITSF üyesi olmuştur. Madem Türkiye dedik gelin biraz da ülkemiz açısından langırtın tarihçesine bakalım.


Türkiye’de Langırt

Oyunu Türkiye’ye getiren kişi sinema yönetmeni Ertem Eğilmezmiş. 1950’lerin sonuna doğru ülkemize Ankaralı bir memurun “maç makinesi” adını vermesiyle gelen oyun, Eğilmez’in girişimiyle İstanbul’da hızla yayılmış. Bu hızlı yayılımın ardından Eğilmez, Cağaloğlu’nda bir atölye kurarak langırt makineleri üretmeye başlamış.

İlk 5000 liralık sermayeyle sadece beş masa üreten Eğilmez, kısa sürede İstanbul’un çeşitli semtlerinde langırt salonları açtı. 12 özel salon, 200’den fazla makine ve 20-30 tahsilat personeli ile gerçek bir “langırt imparatorluğu” kurdu. 500 liraya ürettiği masaları 10 bin liraya bile vermezken, işler çok iyi gidiyordu.

1960’lara gelindiğinde, neredeyse bütün şehirlerde langırt salonları açılmış durumdaydı. Özellikle gençler arasında büyük bir ilgi gören langırt, kahvehaneler ve özel salonlarda yoğun şekilde oynanmaya başlandı.

Ancak başka hiçbir ülkede olmadığı kadar tartışmalara yol açan oyun, 1968 yılında Türkiye’de yasaklanmış. Yasaklanmasına sebep olan iddialar ise gençleri kumar ve uyuşturucu bataklığına sürüklemesi, hatta bununla da kalmayıp psikolojik problemlere sebep açmasıymış.


Basının Kampanyası

Basında langırt aleyhine yoğun bir kampanya başlatılmış. 25 Nisan 1964’te Akşam gazetesi “Langırtın Zehirlediği Çocuklarımız” adlı bir yazı dizisi yayımlıyor. Yeni İstanbul gazetesi Ekim ayında “Türk gençliği feci bir akıbete sürükleniyor” başlıklı bir kampanya başlatıyor. Gazeteye göre, langırt yüzünden koca bir nesil kumarbaz ve uyuşturucu bağımlısı olacaktı.

9 Şubat 1966’da Cumhuriyet gazetesi, “Tilt ve langırt oynayanları akıl hastalığı tehdit ediyor” başlıklı bir haber yayımladı. Haberde, oyunu kazanamayan gençlerin aşağılık duygusuna kapılarak akıl hastalığına kadar sürüklenebileceği iddia edildi.


Vali Fahrettin Kerim Gökay ve Yasağın Kabulü

O dönem İstanbul Valisi olan Fahrettin Kerim Gökay, futboldan gelen bir valiydi. Eğilmez ve taraftarları langırtın bir spor olduğunu ve çocukları kumardan uzak tuttuğunu ileri sürerken, Gökay kumar olduğu hususunda ısrarcıydı. Bu tartışmada Gökay galip geldi ve Eğilmez’in langırt imparatorluğu bir gün içinde yok oldu.

19 Mart 1966’da Danıştay, langırtın kumar aleti sayılması gerektiğine hükmetti. TBMM’ye langırtın yasaklanması için teklif verildi ve 13 Aralık 1968’de kabul edildi.


1072 Sayılı Kanun: Resmi Yasak

1072 sayılı “Rulet, Tilt, Langırt ve Benzeri Oyun Alet ve Makinaları Hakkında Kanun”, 27 Aralık 1968 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Kanunun 1. maddesine göre, umuma mahsus veya umuma açık yerlerde kazanç kastıyla oynanmasa dahi langırt ve benzeri oyun makinelerini bulundurmak, çalıştırmak, yurda sokmak veya imal etmek yasaktı.

Yasağa aykırı hareket edenlere bir yıldan beş yıla kadar hapis ve yüz günden bin güne kadar adli para cezası öngörülmüştür.


Langırt: Ben Masumum!

Aslında, langırt isminin kurbanı oluyor. Yeri gelmişken langırt isminin çıkış noktasını da söylemek istiyorum. Langırt kelimesinin kökeni oldukça ilginçtir. Kelime, Türkçe ses yansımalı bir sözcük olan “langır”dan türemiştir. Langır, “içi boş kutu veya teneke sesi” anlamına gelir ve oyun sırasında topun çarpma sesinden esinlenerek bu isim verilmiş.

İşte bu esinlenerek verilen isim nedeniyle, aslında masa futbolu olarak adlandırabileceğimiz bu oyun 47 yıl boyunca ülkemizde yasaklanıyor. Şöyle ki: O dönem tek kollu kumar makinelerine verilen ortak isim “langırt”tı. Jetonlu tilt, rulet ve tek kollu kumar makinelerinin hepsine “langırt” denilmesi nedeniyle, bir karışıklık sonucu masa futbolu da bu yasağın kapsamına girdi.

Yani yasak, masa futbolu oyununu hedef almak yerine, kumar makinelerini yasaklamak amacıyla çıkarılmış. Masum bir spor aktivitesi, bir isim karışıklığı yüzünden cezalandırıldı.


Türkiye’de langırt nasıl özgürleşti?

1968’den sonra langırt masaları kamusal alanlardan kaldırıldı ve oyun uzun bir süre yasaklı kaldı. Yasak yıllar geçtikçe hafifledi ve 1990’lı yıllardan itibaren yeniden kafe ve gençlik merkezlerinde görülmeye başlandı. Ancak yasak resmen devam ediyordu.

Yasak döneminde bile Türkiye’de langırt oynanmaya devam etti, ancak yasal belirsizlik nedeniyle resmi turnuvalar düzenlenemedi ve milli takım kurulamadı. Bu durum, Türk langırt oyuncularının uluslararası arenada ülkeyi temsil etmesini zorlaştırdı.


Türkiye Langırt Birliği’nin Kuruluşu

Türkiye’deki tüm langırt kulüplerini ve oyuncularını tek çatı altında toplama misyonuyla yola çıkılarak 1 Ekim 2014 tarihinde Türkiye Masa Futbolu Birliği (Türkiye Langırt Birliği) resmen kuruldu.

Birliğin kurulmasının ardından ise Uluslararası Langırt Federasyonu (ITSF) ile yoğun görüşmeler başladı. Amaç, Türkiye’yi dünya langırt ailesinin bir parçası haline getirmekti.


Paralel Zaferiyle: ITSF Üyeliği ve Anayasa Mahkemesi Kararı

Yaklaşık bir yıl süren çalışmaların ardından, 26 Kasım 2015 tarihinde Türkiye Langırt Birliği, ITSF’ye tam üyelik statüsü kazandı. Bu üyelik, Türkiye’nin uluslararası langırt topluluğunda resmi olarak tanınması anlamına geliyordu.

Tam bir ay sonra, 23 Aralık 2015 tarihinde Anayasa Mahkemesi yasağın 1960’ların sosyal koşulları temel alınarak getirildiğini ve günümüz koşullarında böyle bir yasağın hakkaniyet ve adalet ilkeleri ile bağdaşmadığını vurgulayarak kararını verdi.

Teknolojik gelişmelerle birlikte zeka geliştirici ve yeteneğe dayalı oyunların eğlence amaçlı oynandığı bir dönemde, langırtın yasaklanmasının demokratik bir toplumda zorlayıcı bir ihtiyacı karşılamadığını belirtti.

26 Kasım 2015 ve 23 Aralık 2015 tarihlerinde yaşanan bu iki gelişme, langırt topluluğunun hem yasal hem de uluslararası düzeyde mücadelesinin meyvelerini vermesiydi. ITSF üyeliği ile Türkiye dünyaya “biz varız” derken, Anayasa Mahkemesi kararı ile kendi ülkesinde yasal zemini elde etti.


Yasağın Resmen Kaldırılması

Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından sonra, 10 Mart 2016 tarihinde Gümrük Genel Tebliğinde yapılan değişiklikle langırt yasak listesinden resmen çıkarıldı ve “el becerisine dayanan bir oyun” olarak tanımlandı.

Böylece 2014’te kurulan Türkiye Langırt Birliği’nin öncülüğünde başlayan süreç, 2015 sonunda hem uluslararası üyelik hem de yasal özgürlükle taçlandırıldı. 47 yıllık yasak sona erdi ve Türkiye, dünya langırt ailesinin eşit bir üyesi olarak yerini aldı.

Çocukluğumuzda 1 TL’ye oynayıp keyif aldığımız bu oyun, bugün resmi bir spor dalı olarak tanınıyor. Fırfır yapıp yapamamanın, kaleciyi kontrol edip edememenin, savunma hattını koruyup koruyamamanın tartışıldığı bu oyun artık Türkiye’de özgürce oynanabiliyor. Çocukken bilmediğimiz ve daha sonra şaşkınlıkla öğrendiğimiz bir 47 yıllık yasağın hikayesi, aslında nasıl da garip ve ilginç olabileceğini gösteriyor. Ama sonunda, doğru olanın adalet bulduğu bir hikaye haline geldi.


Kaynakça

Collective Spark sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin