Yoksa Boşa Para mı Harcıyoruz?
Fitnessa yeni başladığında, çevrenden veya sosyal medyadan mutlaka şu soruyla karşılaşırsın: “Protein tozu kullanıyor musun?”
Sonra işin ucu bucağı açılır: BCAA, kreatin, L-carnitine, pre-workout derken kendini laboratuvar gibi hissetmeye başlarsın. Ama dur bir dakika… Gerçekten bunlara ihtiyacın var mı?
Ben de bu yola ilk çıktığımda protein tozu içmeden kas yapılmaz sanıyordum. O zamanlar supplement (takviye ürün) almak sanki büyülü bir şeymiş gibi geliyordu.
Şimdi biraz daha bilinçli bakınca, olayın o kadar da karmaşık olmadığını fark ettim. Gel seninle birlikte şu takviye ürün olayına bir dalalım.
1. Protein Tozu: Evet, Hayır, Belki?
Protein kas için önemli, bunda hemfikiriz. Ama bu ihtiyacı illa tozla karşılamak zorunda değilsin. Tavuk, yumurta, yoğurt, mercimek… Bunlarla da işini rahat görürsün.
Ama bazen öyle günler olur ki yemek hazırlayacak hâlin yoktur, yurttasındır ya da öğün kaçmıştır. İşte o zaman bir shaker protein tozu kurtarıcı olur.
Gereklilik değil, kolaylık.

2. Kreatin: Abartıldığı Kadar Var mı?
Bu konuda hakkını yememek lazım. Kreatin gerçekten işe yarayan, etkisi bilimsel olarak da desteklenen nadir supplementlerden biri. Daha fazla güç, daha iyi performans, biraz da dolgunluk hissi…
Her gün düzenli 3-5 gram alıyorsan güzel sonuçlar görmen mümkün. Ama öyle “bir kaşık alayım, antrenmanda canavar olayım” kafası değil bu iş. Sabır istiyor.

3. BCAA: Şirketlerin Cüzdan Dostu
Açık konuşayım: eğer yeterince protein alıyorsan, BCAA almanın pek anlamı yok. Çünkü vücudun zaten o amino asitleri yiyeceklerden alıyor.
Yani bu ürünler biraz fazla “marketing kokuyor.” Cüzdanın rahatsa al, zararı yok, ama gereklilik dersen, değil.
4. Pre-Workout: Enerji Mi, Plasebo Mu?
İşte geldik en tartışmalı kısma. O kutulara bakınca kendini sanki Thor gibi hissediyorsun. İçinde kafein var, beta-alanin var (o karıncalanma hissi buradan gelir), sitrülin falan…
Ama dürüst olayım: Çoğu zaman bir fincan kahve aynı işi görüyor.
Tabii pre-workout’ların bazıları yüksek kafein içeriyor, biraz daha patlayıcı bir enerji veriyor. Ama “çok iyi hissettim” dediğin şeyin bir kısmı da plasebo olabilir.

5. L-Carnitine: Yağ Yakımının Prensi mi?
Yağ yakımını desteklediği söylenir ama bilimsel olarak pek güçlü bir arka planı yok. Fitnessa yeni başlayanlar genelde “yağ yakayım, fit olayım” kafasında hemen bunu alıyor. Ama gerçek şu:
Eğer kalori açığı yoksa, bu ürün de bir yere kadar. Yani temeli yapmadan sihirli çözüm beklemek boşuna.
O Zaman Ne Yapacağız?
Supplement kullanılır mı? Elbette. Ama önce şu soruları sor kendine:
- Günde yeteri kadar uyuyor muyum?
- Yeterli su içiyor muyum?
- Protein ihtiyacımı karşılıyor muyum?
- Antrenmanlarımı aksatmadan yapıyor muyum?
Eğer bu sorulara dürüstçe “evet” diyebiliyorsan, supplement işine ondan sonra girebilirsin.
Ama önce temeller. Çünkü supplementler roket yakıtı değil. Motor düzgün çalışmıyorsa, ne yakıt verirsen ver sonuç gelmez.
Kas Yapmak Tozla Değil, Azimle Olur.
Supplement almadan da kas yapılır. Hem de taş gibi yapılır. Zaten en gurur verici olan da odur: kendi emeğinle, kendi yemeğinle, kendi disiplininle gelen gelişim.
Instagram’daki “efsane vücutlar” filtreli ve çoğu zaman destekli. Ama seninki gerçek olacak. Ve inan bana, o çok daha değerli.


