Başlamaya karar verdiğim bu seride İstanbul’un her çeşit güzelliğini, dilim döndüğünce anlatmaya çalışacağım. Serinin ilk eseri, benim için değeri olan ve çok beğendiğim Aşiyan Müzesi olacaktır.
Tarihçe
Müzenin tarihiyle başlayacak olursak; Aşiyan Müzesi’nin temelleri, 1906 yılında Tevfik Fikret’in kendi çizdiği plan doğrultusunda atılmıştır. (Tevfik Fikret başarılı bir yazar olduğu kadar iyi de bir ressamdır.)
Tevfik Fikret, dönemin önde gelen düşünürlerinden biri olarak sadece eserleriyle değil, yaşam tarzıyla da modernleşme hareketine öncülük eden bir sanatçıydı. Eşi Nazime Hanım ve oğlu Haluk’la birlikte yaşayacağı bu evi, hem ailesine bir yuva, hem de kendi iç dünyasına çekilebileceği bir sığınak olarak inşa ettirmiştir.

Ev, adını Farsça kökenli olan “Aşiyan” kelimesinden alır; anlamı “kuş yuvası”dır. Tevfik Fikret için bu ev, sadece bir barınak değil, aynı zamanda doğayla, Boğaz’ın maviliğiyle ve düşünsel üretimiyle bütünleştiği bir mekândır.
1915 yılında hayata veda eden şair, vasiyeti üzerine sevdiği evinin bahçesine gömülmek istenmiş, ancak bu mümkün olmamıştır. Ancak yıllar sonra, 1961 yılında mezarı evin bahçesine taşınarak arzusu yerine getirilmiştir.
Müzeye dönüşme yolculuğu
Tevfik Fikret’in ölümünden sonra bir süre farklı amaçlarla kullanılan bu ev, 1940 yılında İstanbul Belediyesi tarafından satın alınarak müze haline getirilmiş ve 1945 yılında “Edebiyat-ı Cedide Müzesi” adıyla ziyarete açılmıştır.
Şairin Eyüp’teki aile mezarlığında bulunan mezarı 1961’de müzenin bahçesine taşınmış ve müze bu tarihten sonra ‘’Aşiyan Müzesi’’ adını almıştır. Zaman içinde çeşitli restorasyonlar geçiren yapı, 2012 yılında kapsamlı bir restorasyonla yeniden düzenlenmiş ve günümüzdeki halini almıştır.
Konumu
Aşiyan Müzesi konum olarak Avrupa yakasında, Beşiktaş ilçesi Bebek semti sınırları içinde yer alıyor. Yamaç üzerine kurulmuş bir konumdadır. Konumu gereği İstanbul Boğazı’nı tepeden gören eşsiz bir manzaraya sahiptir.
Tevfik Fikret’in evi inşa ederken bu konumu özellikle tercih ettiği bilinmektedir. Manzaraya hâkim bir noktada bulunması, onun doğaya olan hayranlığını ve yalnızlıkla barışık yaşam tarzını yansıtır.

İç dizaynı
Müzenin içine gelecek olursak, Batılı tarzda planlanmış üç katlı ahşap bir yapıdır. Şairin kişisel estetik anlayışına uygun olarak sade ama zarif bir mimariye sahiptir. Aşiyan Müzesi’nin zemin katı bugün idari işler için kullanılmaktadır.

Birinci katta Edebiyat-ı Cedidecilerin fotoğraf, kitap ve özel eşyalarının sergilendiği Edebiyat-ı Cedide Odası, Abdulhak Hamit Tarhan’a ait kişisel eşyalar, tablolar, fotoğraflar, çalışma masası ve koltukların bulunduğu Abdülhak Hamit Salonu, kadın şairlerimizden Nigar Hanım’a ait kitaplar, fotoğraf, resimler, şahsi arşiv ve eşyalarının sergilendiği Şair Nigar Hanım Odası bulunmaktadır.
Tevfik Fikret`e ayrılmış olan ikinci katta; şairin yatak odası ve çalışma odası yer almaktadır. Şairin yaşadığı yıllarda yatak odası olarak kullandığı odada; şahsi eşyaları, vefat ettiği yatak ve Mihri Hanım tarafından şairin yüzünden alınan maskın kopyası gibi objeler sergilenmektedir.
Çalışma odası olarak kullandığı odada ise; çalışma masası ve koltuğu, kendisi tarafından yapılan resim çalışmaları, tablolar bulunmaktadır. Şehzade Abdülmecid Efendi’nin, Tevfik Fikret`in “Sis” şiirinden esinlenerek yaptığı ünlü “Sis” tablosu da buradadır.

Tevfik Fikret’in gözünden Aşiyan Müzesi
Peki bu ev Tevfik Fikret için ne önem arz ediyordu? Tevfik Fikret için Aşiyan yalnızca bir ev değil, aynı zamanda düşünce ve sanat üretiminin merkezidir. Bu evde kaleme aldığı şiirlerinde özgürlük, bireycilik ve insanlık temalarını işlerken; doğayla iç içe, toplumdan uzak ama içsel olarak derin bir yaşam sürmüştür.
Özellikle Servet-i Fünun ve daha sonra Fecr-i Ati toplulukları içerisinde öncü bir figür olan Tevfik Fikret, Aşiyan’da geçirdiği yıllarda bireysel ve toplumsal duyarlılığı bir arada yoğuran eserler vermiştir.
Kapanış
Evdeki çalışma odası, yazı masası, kitapları ve kişisel eşyaları bugün hâlâ özenle sergilenmektedir. Bu alanlar, ziyaretçilerine bir müze gezisinden çok daha fazlasını; bir şairin dünyasına, fikirlerine ve duygularına doğrudan temas etme fırsatı sunar.
En kısa zamanda tekrar uğramayı istediğim Aşiyan Müzesine daha önce gitmediyseniz mutlaka gitmenizi tavsiye ederim.

