11 Günde 11 Şehir: Budva, İşkodra ve Selanik

2–3 dakika

Sıradaki durağımız Budva ve İşkodra! Ardından ise Selanik ve İstanbul.

’11 Günde 11 Şehir’ yazı dizimin son sayfasında, tüm yolculuğumu bir araya toplamak istedim.

Belgrad ile başlayan bu serüvende birçok şehir gördüm. Alpler’in serinliğinden geçip Prag’da fırtınalı bir yağmur altında bir köprüde yürüdüm. Budapeşte’de kavurucu bir sıcakta Balıkçı Tabyasını gezindim. Bolca kahkaha attım, yeni bakış açıları kazandım ve bir bakıma kendimi aşmamı sağlayacak olaylarla karşılaştım.

‘İnsan kendini yolculukta bulur’ denirdi de çok da ciddiye almazdım. Ama evet… En iyi öğrenme yolu, güven alanınızdan çıkıp yola koyulmak; yeni insanlarla, kültürlerle ve duraklarla karşılaşmak ve anı gerçekten yaşadığınızı hissetmekmiş. Bazen kendinizi aramayı bıraktığınızda, yol size kim olduğunuzu fısıldar. Hayatı bir varış değil, bir yolculuk olarak görmeye başladığınızda; değişen sadece yönünüz değil, siz olursunuz.

11 günlük bu maceramda stresli anlarım da oldu, zorlandığım zamanlar da ama her şeye rağmen, kendimi uzun zamandır hissetmediğim kadar ‘yaşayan biri’ gibi hissettim.

Bu kadar dram yeter. 🙂


Yolculuğun son durakları…

Budva’ya vardığımızda biraz etrafı gezdikten sonra Ağustos’un kavurucu sıcağında denize girmeyi istedik, açıkçası pek de gezecek bir ruh halinde değildik. Defalarca yüzdük, daldık, suyun keyfini ve o anın tadını doya doya çıkarmaya çalıştık çünkü tatilimizin son 2 günüydü.

Yerel pizzacılarda ayakta dilim pizzalar yiyerek sokakların tadını çıkardık, hediyelik eşya dükkânlarını dolaşıp yanımızda bu yolculuğu hatırlatacak küçük anılar götürmeyi ihmal etmedik. Ardından İşkodra’daki otelimize ulaştık. Akşam üstü hazırlanıp Arnavutluk sokaklarını keşfe çıktık. Eğlenmek için bir mekâna gittik ve gerçekten çılgınlar gibi dans ederek o günü unutulmaz kıldık.

Dürüst olmak gerekirse, Budva ve İşkodra’da turistik yerleri gezip görmektense bu şehirlerde eğlenmeyi ve yerel halkla kaynaşmayı tercih ettik. Ertesi sabah kahvaltının ardından otelden ayrılıp Selanik’e doğru yola koyulduk.


Selanik’e Doğru

Elbette Atamızın doğduğu evi ziyaret etmeden bu yolculuğu tamamlamak olmazdı fakat yolda ne yazık ki birkaç talihsizlik yaşadık. Aracın lastiği patladı, tamir süreci uzadı ve sınır kontrollerinde bekletildik. Tüm bunlar birleşince Selanik’e ancak akşam saatlerinde varabildik. Maalesef müze kapanmıştı.

İçeriye giremesek de, dışarıdan bakarak sokaklarında yürüyerek ve o atmosferi soluyarak Atamızı andık. Tüm talihsizliklere rağmen orada olmak bile bizim için çok özel ve anlamlıydı. Selanik sokaklarını gezdik, sahilde yürüyüş yaptık, birkaç hatıralık eşya alarak İstanbul’a dönmek üzere yola çıktık.


Türkiye’ye dönüş

Yolculuk benim için gerçekten çok anlamlıydı çünkü hayatımda daha önce hiç yapmadığım şeyleri yaptım, konfor alanımın dışına çıktım ve bu deneyim büyüme yolculuğuma katkı sağladı. Sınırlarımı törpüledim ve evet, içimden ‘yeni bir dünya var’ dedim.

Size tavsiyem; umarım hayatınızda böyle anılar biriktirebileceğiniz zamanlar ve fırsatlar olur. Eğer bir gün karşınıza böyle bir yolculuk çıkarsa, hiç düşünmeden ‘evet’ deyin. Maddi ve manevi süreçler bir şekilde yoluna giriyor ama kazandığınız anılar ve hisler her şeye değiyor.

Sevgiyle kalın. 🌍✨

Collective Spark sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin