Son iki sezonda 105 gole etki ederek Manchester City’nin başarılarında etkili olan 24 yaşındaki genç forvet Erling Haaland, sezonda 70 maç oynamanın zor olduğunu herkesin futboldan bezdiğini iddia ediyor.
Genç yıldız geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada “Yılda 70 maç oynarken, iyi durumda olmak, kaliteyi korumak çok kolay değil. EURO 2024’te oyuncuların ne kadar yorulduğunu hepimiz gördük. Futboldan ne kadar bezdiklerini yüzlerinden bile görebiliyordunuz.” dedi.
Yıllar önce Jose Mourinho’ya bir maç sonrasında takım yorgun muydu diye soruyorlar. Mourinho da kendine has üslubuyla “Günde 15 saat çalışıp ayda birkaç yüz Euro kazanarak evine dönen baba yorgun olur. Biz değil.” diyor.
İki farklı açıklama. O yıllarda Mourinho daha haklıydı çünkü bu kadar yoğun bir futbol takvimi yoktu diye hatırlıyorum ama şu an Haaland’ın haklılık payı daha fazla gibi duruyor. Biz futbolseverler her gün maç olsa da izlesek modundayız. Milli takım aralarından nefret ederiz çünkü liglere ara verilir maç izleyemeyiz. Bizim için hava hoş ama futbolcular için öyle mi? Hem kendi takımında hem de milli takımında oynayan bir futbolcu neredeyse hiç aralıksız 2-3 günde bir maç yapmak zorunda kalıyor. Haziran’da ligler bitti, Avrupa Şampiyonası oynandı ve bitti, şu sıralar Şampiyonlar Ligi Elemeleri başladı ve yaklaşık 2 hafta içerisinde çoğu lig tekrar başlayacak. Bir futbolsever olarak sürekli futbol ile yaşıyor olsam da bu kadar yoğun bir takvim oyunculara haksızlık diye düşünüyorum. Haaland’ın gözlemi, sadece kendi deneyimini değil, genel olarak üst düzey futbolcuların yaşadığı zorlukları yansıtıyor. Yılda 70 maç oynamanın getirdiği fiziksel ve zihinsel yorgunluk, oyuncuların performansını ve kariyerlerinin sürdürülebilirliğini tehdit ediyor.
Tüketim kültürü yıldan yıla değişiyor, şu an futbolda en büyük gelir kaynağı yayın geliri. Yayın gelirinin yükselmesi için maç sayısının da artması gerekiyor ancak futbol artık bizim o eskiden bildiğimiz oyun mu yoksa gün geçtikçe yapaylaşıyor mu? Para mı insan sağlığı mı sorularını akıllara getiren bir durumla karşı karşıyayız.

Futbol, günümüzde karmaşık bir dönüşüm sürecinden geçiyor. Bir yandan tüketim kültürünün talepleri ve yayın gelirlerinin cazibesi, diğer yandan oyunun özgün ruhu ve oyuncuların refahı arasında sıkışıp kalan bu spor, adeta bir kimlik krizi yaşıyor. Artan maç sayıları, oyuncuları zorlarken taraftarlara daha fazla içerik sunuyor, ancak bu durum her maçın önemini azaltma riski taşıyor. Futbolun özünü korurken modern gerçeklere uyum sağlaması gerekiyor, fakat bu denge giderek zorlaşıyor. Oyunun geleceği, ekonomik baskılarla geleneksel değerler arasında kurulacak hassas dengeye bağlı. Bu denge sağlanamazsa, futbolun bildiğimiz ve sevdiğimiz halinden uzaklaşıp yapay bir eğlence formuna dönüşme tehlikesi var. Futbol dünyasının tüm paydaşları, oyunun ruhunu koruyacak ve aynı zamanda ekonomik sürdürülebilirliği sağlayacak yaratıcı çözümler üretmek zorunda. Aksi takdirde, futbolun büyüsü kaybolabilir ve geriye sadece ticari bir gösteri kalabilir.
Sonuçta sahada oynayan oyuncular da insan robot değil ve bu kadar yoğun tempoda çok fazla sakatlık yaşıyorlar. Hatta sezon ortalarında teknik direktörlerden de bu konu hakkında çok fazla şikayet geliyor. Spor medyasında kariyer hedefi olan biri olarak maç gündemini sıkı bir şekilde takip etmem gerekiyor ama desteklediğim takım ve birkaç büyük takım dışında oturup 90 dakika bir maçı izleyemiyorum. Eminim ki çoğu insan da böyle. Hal böyleyken teknik direktörü, oyuncusu, izleyicisi bu durumdan şikayet ediyorken bu kadar fazla maç organizasyonunun düzenlenmesi ne kadar doğru?
Umarım yeni sezonda az sakatlık, bol sevinç olur.

